13 Ocak 2015 Salı

Neyi Özler insan, en çok ne acıtır canını..

Bir şehirden vazgeçmek mi bu kadar zor olan?
Yoksa, vazgeçtiğinde  yalnız hissetmek mi şehri vazgeçilmez kılan.
Peki en çok neyi özler insan?
Kokularımı mesela, kışın kızarmış ekmek kokusunumu yoksa babanın hazırladığı tahinpekmezin tadınımı.
Sevmediği şeyleride özlermi insan?
Kokular hatırlatır geçmiş zamanı. Peki ben neyi özledim..
Vazgeçmek zorunda kaldığım şehrimi? Tanıdık kokularımı? İnsanlarımı? Bir evimi? Odayımı yoksa?
Tanıdık sohbetlerimi? çalışmayımı yada? Sokaklarımı? Tıklım Tıklım otobüslerimi?
Yok yok hepsinin üstesenden gelebilir insan..
Milyonlarca sevdiği şeyi hatırlayabilir, yazabilir, unutabilir insan.
Bende hatırlayabilirim. Yazabilirim ve alışabilirim. Ama bunların hiçbiri hatta bunların hepsii tek bir şey kadar üzmüyor beni.
Herşey çok kolay olabilirdi, Annem yanımda olsaydı. ama bu mümkün değil. Kendi hayatını kurduktan sonra bunu istemek çok saçma. ama okadar zorki..
Annemi okadar özledimki..

Hayatta hiç kimse onun yerini tutamaz. Herkesin annesi her anne için geçerli degil bu. İster bencillik olarak nitelendirin ister başka bişey.
Anne olmak fedakarlık ister. Daha yüzünü görmeden rahminde olduğunu bildigin andan itibaren. Kendi zevklerinden isteklerinden vazgeçmek ister.
Bazende Hayatın boyunca çalışıp çocuklarını muhtaç etmemek için kendini paralamaktır anne olmak.
Bunu birçok baba yapar ama zaten yapmak zorundadır. Ki  kabul edelim hiçbir baba, anne yerini tutmaz.
Herşeye sabrediyorum burda yanlızlığa, soğuga, agrılarıma, zamansız sancılarıma, laf sokmalara, kötü davranmalara, beklentilere, akşam yatmadan aglamalarıma, sabah yanlız uyanmaya , arkamda duran koruyup kollayan kimsenin olmamasına herşeye sabrediyorum. Çünkü sadece ben görebiliyorum. Çünkü tüm bunları sadece ben hissedebiliyorum.

Keşke annem yanımda olsaydı. Keşke herkesin annesi yanında olsaydı. Başkasının annesi sizin nazınızı çekmiyor çünkü. Agrılarınızı hissetmiyor. umursamıyor. Önemsemiyor. Canı yanmıyor.
Heves ettiğiniz hiçbirşey olmasın ister gibi davranıyor. Şunu alacagım dediğinde mutlaka ondan istemedigim bi renkte ve eski ama aynı görevi gören birşeyler olabiliyor. ve sanki onu almaya mecburum zannediliyor. Dahada boktanı dünyanın en anlayışlı eşi olan insan bir anda bambaşka biri olabiliyor. Seni anlamaya çalışmıyor. Seni anlamayan insanların yanında yer alarak işini kolaylaştırıyor.

Bu kadar kısa zamanda yaşadığım bukadar olumsuzlukları satır astır yazabilmek için biraz daha pişmem lazım. çünkü anlattıkça aglarım. yazdıkça hatırlarım gibime geliyor. buda bebegim için üzücü. hissetmemeli çünkü.

 Bende öğrenicem. Biliyorum bende alışıcam. Ama şuandaki saygımı koruyarak sessizliğimi koruyarak bunu başaramazsam.
Bende herkes gibi yön değiştiricem. Sesimi çıkarıcam. Saygıyı sevgiyi bir kenara atıp sadece kendi mutluluğumu düşünücem.
En iyi yanımdan denemeye başladım. Ne kadar iyi kalabilirim bilmiyorum. Ne kadar daha sabredecek yerim var bilmiyorum.
Bildiğim tekşey idare eden olmaktan sıkıldığımda idare edilen insan olacağım.

Ve terazi dengeleri eşit tutmadıkça benim için hep bozuk olacak.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder