27 Temmuz 2017 Perşembe

Yaziyor yaziyor yeniden yaziyor..


Son yazımın üzerinden 2 yıl geçmiş ne acı.
Yaşanmış ne kötü şeyler birikmiş ne tuhaf.
Ah ben ne hale gelmişim.  Ben neler yaşamışım...
Ne yapayım nerden baslayayimki.
Günler günleri kovaladı ve hiçbişey değişmedi biz hiç biz olamadık. Güzel şehrimize geri dönemedik..
Yapılan kotuluklerin ardı arkası kesilmedi. Üstüne koydular da altından almadılar. Deli gibi aşık olduğum adamın ailesi bukadarmi kötüydü. Şaşkındim.. bana kötü olarak anlattıkları herkesten daha kotuyduler.
Hemen hemen 3 yildir oradayım günlerce gecelerce ağladım. Evliliğimde saygıyı yitirdim.. Meğer benim kocam körmus sagirmis merhametsizmis.. Meğer benim kocam korkakmis acımasızmış koruyan kollayan değilmiş. Meğer ankara kotuymus soğukMuş ayrılıkmış acıymis.
Meğer ben yanlizmisimm ben çok aptalmisim.
Yapacak birsey yoktu okudum. Bol bol okudum. Okuduğum kitaplardaki karakterlere aşık oldum da yinede gitmedi yanlizligim. Artik yazma anlatma sırası bende. Dinleyin o halde..

9 Şubat 2015 Pazartesi

Giderim alışığım gitmelere, Gerek yok isyan etmelere...

Ölüyorum..
 Pardon ölüyoruz..
Burada doğup büyüyen kocam bile sevemezken, boş bu şehir derken, benim alşmamı nasıl bekler insanlar.
Gecenin yarısına kadar düşünmekten uyayamazken, evini özlemiş küçük çocuk gibi göz yaşı dökerken, benden nasıl beklenebilir... Alışamıyorum alışamıcam.
Gitmek için yapabilecegim tek şey kocamın gözlerinin içine bakmak. Agzından çıkacak tek kelimeyi beklemek. Ve bol bol dua etmek.
Bugüne kadar kalpten istedigim herşey oldu. teşekkür ederim Allahım.
Daha 16*17 yaşlarında ergen bi kızken aşık oldum kocama. Çok aşık oldum canımdan çok sevdim. Onu sevdiğim için kendimide sevdim sonra.
Tüm sacmalıklarıma katladı. Bazen hala katlanıyor.
E malum o yaşlarda çok mantıklı düşünemiyorsun. Her genç kız öyle yani ben problemli degilim.
Ama çok sevdi beni kabullendi benimsedi, sahip çıktı. Abi oldu, baba oldu, arkadaş oldu dertlerimi dinledi.. Korudu kolladı çok sevdi. Bambaşka duygular yaşattı bana.
Çok istedim onu çok. Ve benim oldu.
Bir ev istedim hiç sevmedigi bi semtten sevmediği tip binadan. Boynumu bükmeme kıyamadı beni o eve kadın yaptı.
Bir evlat istedim daha birbirimize doymadan. sonra dedi..
Sonra olmadı.. benim için benden bi evlat istedi. çok istedim Allahtan bana bi evlat nasip etti. Karnıma düştügünü ögrendigim an oğlumm dedim ve onuda verdi allahımm.
Bigün bişey sordu bana oraya gitmek istermisin diye. Yemin ederim oan ben konşmuyordum. İçimde bi gerizekalı cahil aptal çabuk karar veren bilmeden hareket eden bi kız çocugu konuşuyordu.  
Nasıl oldu neden oldu bilemeden bi yola çıktık. İyi olacaktı sanki. kimseyi suçlamıyorm elbette. Yine istedim yine oldu.. 
Ömrümüzden 2 ay gitttiii. Canımın parçası bu 2 ayda hiç çalışmadıgı kadar zor şartlarda ve yogun çalıştı bunaldı. buradaki düzen bize göre degildi. çogu yakınlarımız evliliklerinde aşkı yitirmişlerdi ve birbirilerinde buluyorlardı mutluluğu.
Ama biz çok aşıktık yanlız kalmak eski huzurumuzda kararlarımızı yanlız almak istedik,
eskisi gibi olmak evimizde arkadaşlarımızla yada dışarıda yanlız başbaşa canımız isteyince ailemizle. 
Kimsenin bizden biişey beklemediği eski düzenimizi çok özledik. 
Ve dün gece sevgi kokan yatağımızda iki arkadaş gibi açıldık birbirimize. Meğer ne çok özlemişiz kartal meydanı 21U yu :) yakacığı, uğurmumcuda durakta bagıra bagıra şarkı söylemeyi,
üsküdarda üşümeyi.
Camelotta nargile içmeyi. Kalabalığı. çook özlemişiz.
Ve hata yaptğımı birkez daha anladım. İstedim canım kocamdan çok istedim. Eğer yapabilirse deneyecek.

Ve Allahımm ne olur yine istiyorm senden ufacık birsey. Hiç bırakmadın beni hep kabul ettin dualarımı. 
Sana en büyük duam olsun BİZİ İSTANBUL'A GÖNDER. 


13 Ocak 2015 Salı

...

Kusarken elini sırtıma koyacak birine ihtiyacım var.. Fakat tiksinmeyeceginden emin olduğum..
Ağlarken sırtını dönüp uyuyamacak birine, gözlerimi silecek iki tane baş parmağına.
Ve yanlız hissettiğimde beni saracak ben burdayım diyecek iki tane kola...
Bedeninin sadece omuz kısmı benim ihtiyacım.
Eğer bunlar elinden gelmiyorsa, Beni mutsuz etme..

Neyi Özler insan, en çok ne acıtır canını..

Bir şehirden vazgeçmek mi bu kadar zor olan?
Yoksa, vazgeçtiğinde  yalnız hissetmek mi şehri vazgeçilmez kılan.
Peki en çok neyi özler insan?
Kokularımı mesela, kışın kızarmış ekmek kokusunumu yoksa babanın hazırladığı tahinpekmezin tadınımı.
Sevmediği şeyleride özlermi insan?
Kokular hatırlatır geçmiş zamanı. Peki ben neyi özledim..
Vazgeçmek zorunda kaldığım şehrimi? Tanıdık kokularımı? İnsanlarımı? Bir evimi? Odayımı yoksa?
Tanıdık sohbetlerimi? çalışmayımı yada? Sokaklarımı? Tıklım Tıklım otobüslerimi?
Yok yok hepsinin üstesenden gelebilir insan..
Milyonlarca sevdiği şeyi hatırlayabilir, yazabilir, unutabilir insan.
Bende hatırlayabilirim. Yazabilirim ve alışabilirim. Ama bunların hiçbiri hatta bunların hepsii tek bir şey kadar üzmüyor beni.
Herşey çok kolay olabilirdi, Annem yanımda olsaydı. ama bu mümkün değil. Kendi hayatını kurduktan sonra bunu istemek çok saçma. ama okadar zorki..
Annemi okadar özledimki..

Hayatta hiç kimse onun yerini tutamaz. Herkesin annesi her anne için geçerli degil bu. İster bencillik olarak nitelendirin ister başka bişey.
Anne olmak fedakarlık ister. Daha yüzünü görmeden rahminde olduğunu bildigin andan itibaren. Kendi zevklerinden isteklerinden vazgeçmek ister.
Bazende Hayatın boyunca çalışıp çocuklarını muhtaç etmemek için kendini paralamaktır anne olmak.
Bunu birçok baba yapar ama zaten yapmak zorundadır. Ki  kabul edelim hiçbir baba, anne yerini tutmaz.
Herşeye sabrediyorum burda yanlızlığa, soğuga, agrılarıma, zamansız sancılarıma, laf sokmalara, kötü davranmalara, beklentilere, akşam yatmadan aglamalarıma, sabah yanlız uyanmaya , arkamda duran koruyup kollayan kimsenin olmamasına herşeye sabrediyorum. Çünkü sadece ben görebiliyorum. Çünkü tüm bunları sadece ben hissedebiliyorum.

Keşke annem yanımda olsaydı. Keşke herkesin annesi yanında olsaydı. Başkasının annesi sizin nazınızı çekmiyor çünkü. Agrılarınızı hissetmiyor. umursamıyor. Önemsemiyor. Canı yanmıyor.
Heves ettiğiniz hiçbirşey olmasın ister gibi davranıyor. Şunu alacagım dediğinde mutlaka ondan istemedigim bi renkte ve eski ama aynı görevi gören birşeyler olabiliyor. ve sanki onu almaya mecburum zannediliyor. Dahada boktanı dünyanın en anlayışlı eşi olan insan bir anda bambaşka biri olabiliyor. Seni anlamaya çalışmıyor. Seni anlamayan insanların yanında yer alarak işini kolaylaştırıyor.

Bu kadar kısa zamanda yaşadığım bukadar olumsuzlukları satır astır yazabilmek için biraz daha pişmem lazım. çünkü anlattıkça aglarım. yazdıkça hatırlarım gibime geliyor. buda bebegim için üzücü. hissetmemeli çünkü.

 Bende öğrenicem. Biliyorum bende alışıcam. Ama şuandaki saygımı koruyarak sessizliğimi koruyarak bunu başaramazsam.
Bende herkes gibi yön değiştiricem. Sesimi çıkarıcam. Saygıyı sevgiyi bir kenara atıp sadece kendi mutluluğumu düşünücem.
En iyi yanımdan denemeye başladım. Ne kadar iyi kalabilirim bilmiyorum. Ne kadar daha sabredecek yerim var bilmiyorum.
Bildiğim tekşey idare eden olmaktan sıkıldığımda idare edilen insan olacağım.

Ve terazi dengeleri eşit tutmadıkça benim için hep bozuk olacak.



5 Aralık 2014 Cuma

'Gitmek' Ne olumsuz bir kelime..

Bugün çocukluğumla vedalaştım.. Çocukluğumun geçtigi yerle, iyi kötü  hatıralarımla..
Bu şehirden gitmeden önce görmek istedim dizimin parçalandığı yeri. Gizlice kedi beslediğim küçük çıkmazı, kızlarla çekirdek yiyip laklak yaptıgım bankı, koşarak gittigim bakkalı, tepesine çıkıp azar işittigimiz incir ağacını.
Bende bukadar yer ettigini bilmiyordum o sokağın. Çogu zaman kurtulduk bu mahalleden diyip bahsettigim yeri, hafızama kazımak için her köşesine uzun uzun baktım. Kokusu bile okadar tanıdıkki, sanki orası bi sokak degilde evim gibiydi benim. Her gördügün insanı tanıyorsun bikere.
Her salı balık günü mahallenin, anahtarın yoksa dışarıda kalmazsın, hatta nereye gidecegini şaşırırsın.
Çok özleyecegim, sanırım zor olacak benim için. En çokta makarna partilerini, iftar toplanmalarını, arkadaşlarımı..

Ankara'ya gidiyorum. Bir daha asla istanbulda oturmamak üzere,,
Ailem akrabalarım arkadaşlarım herkes burada tabiki sık sık gelecegim ama misafir olarak. Ankara soğuk , renksiz, ailesiz.. Bazen bu çürük evden kurtuluyorum diye seviniyorum aslında itiraf edeyim sırf bunun için gitmek istiyorum çünkü depremden çok korkuyorm. Evde çıt sesi duysam gözümü avizeye bakıp dakikalarca izliyorum. Geceleri uyuyamıyorum.

Orada güvende hissedeceğim evet. Ama eminim çok yanlız kalacağım. Aslında kendimi yanlız hissetmemek için bir el yeterli bana kocamın bir sözü bir bakışı azıcık ilgisi, koruması kollaması yanımda arkamda durması. Birşeyleri birşeylere karıştırmaması yeterli. Ama biraz işi yoğunlaşsa bunları unutacak biliyorum.

Çok korkuyorum. Annemsiz naparım bilmiyorum. Başım ağrısa ona koşarım ben. Kusarken sadece onu isterim yanımda. Elini sırtımdan hiç eksik etmez. şevkatini bakışları anlatır. Anne olacağımı ögrendigimden beri anneme ayrı bi bağlandım. Her anne fedakardır ama benimki başka. Umarım bende onun kadar iyi bir anne iyi bir eş olurum.

Allah herkesin evladını şevkatli kollara düşürsün. Her annenin kalbi rahat her evladın yeri rahat olsun.

Allahım noluuuuuuuuuuuuuuuuur Ankara güzel   bi yer olsun.

(bide allahım oğlum kro olmasın amin.)

24 Kasım 2014 Pazartesi

Sen ayran budalasısın bende senin budalan =)

Biz manitayken sevgili kocam bekar evinde kalıyordu. Bende belirli gün ve saatlerde teşrif ediyodum tabiki. Hatta bi ara dışarda para harcıyoz ya gidek evde sev..... öhöm öhöm  oturak demekten dışarda buluşmayı unutmuştuk.

Bir çok ev arkadaşı geldi geçti en leş insanlar hep benim kocama denk geldi. Kocamı övdüğümden degil vallahide en temizi oydu.
odası hep derli toplu, dolabı çekmecesi parfümleri bakım kremleri muntazam dizilmiş bi özenleydi.
Yerler küpürlüydü evet ama okadarda olsun yani. Mutfağı hep o temizler banyoyu düzenlerdi.
Benim içinde ideal erkektii. Borumu adam toplu titiz. Yani bi erkeğe göre titiz. Sonra iyi bi işi var en azından memur (ilerde çocuk falan doğurursam işten çıkarım sefil olmayız mantıgıyla düşünmüştüm bunu iyikide düşünmüşüm şuan onu yaşıyorum) yakışıklıda bana göre, benim tipim yani başkası begenir begenmez umrumda degil. Şaka şaka umrumda begenmesin kimse benim kocamı sevmem ben öyle şeyi..

Çıngar çıkartırım. Bazen yolda giderken orospucuklar bakıyor, kızın agzına girip benim kocam diye bagırıyorum. tamam çok mantıklı yada evli bi kadına yakışan hareket degil. Tamam belki buldumcuk gibide görünüyor olabilirim ama benim kocam. Bu bir gerçek.

 Nerde kalmıştık yakışıklıda boylu poslu romantiktide o vakitler bazen çiçek haftası yapardı arka arkaya bikaç buluşmada çiçek getirirdi. bende evde biriktirirdim onları en son sineklendi annem attı hepsini. Yada mesela ona gittigimde bana inanılmaz kahvaltılar hazırlardı. domatesleri kalp yaptıgını bile blirim. (şimdi yanımda televizyon izleyen adama bakıyorumda evlilik ne çok degiştiriyor erkegi beş dakikadır ayağıyla popomu dürtüp aşure getirsene aşgııımmm diyor :(  )
Küçük not kağıtlarına yazdığı aşk cümlelerini evin her tarafına yapıştırmıştı. Tek tek toplayıp mutluluktan uçardım. AHHH AHHH. ne günlermiş. Ben tabi bunlar hep böyle kalacak aşk yumağı halinde kalıcaz yuvarlanıp çığ olucaz diye düşünüp yıllarca evlenme teklifi bekledim.

Aslında evini temizlediğimde yemek yaptığımda veya çok kanı kaynadığında evlensene benle falan derdi ama ben daha taşaklı bişey beklediğim için hahahkıkıkıkaaşkitom yiaaaaaa falan diye fingirdeyip geçiştirirdim. Velasılkelam beklenen teklif geldi evlendik...

Ve herşey balkabağına dönüştü. Öncelikle benim saçlarım evi sardı annecigim can parem her allahın günü evi temizledigi için ben görmüyomusum bekarken. Lan bildigin ayağıma çelme takıyor saçlarım. Üstüne bide herifin tüyleri döküldümü yerlere allahım kriiizzz..

Sonra olur olmadık yerde çoraplar birikti. Ama bunları bekar evinde hiç görmemiştim bana çok yabancıydı. Yalvarıyorum şunları kirli sepetine at diye çok çabalandım.. bir gün attıysa on gün atmadı. Sonra üstünden çıkardıklarını havlupana asmasını fark ettim. Oturuken ayağını götümün altına sokması gibi. Islak bornozu asmaya bile üşenir hale geldi zamanla bornoz ıslak kalmaktan çürüdü. Birde seninki niye çürümüyo diye bana çıkışıyor , acabaaa niyeee...
Mesela az önce Ayağa kalkarken beni öpecek gibi geliyordu bir anda kolumu öptü  çok romantik dimi =) ama altında yatanı fark ettim çünkü geyirdi ve dudişten uzaklaşıp kolumu öptükü fark etmiyim diye.

Kahvaltı hazırlamaktı yemek yapmaktı hayal oldu yap desem yine yapar gocunmaz ama mutfagın içine ediyor ya bu yüzden pek karıştırmamaya özen gösteriyorum. Elimden geldigince.

Süpriz falan bitti. Çiçek desen yavrumuzun haberini aldıgında gönderdi sadece. 20 hafta geçti aradan hala bi gül yok.
Olsun gül yüzü var sahiplenmesi kocalığı var... Gece uyanıp öpmesi var. Yatağın içinde elimi arayıp tutması var.

Ev olması var yuva olması var. Çok şükür bu günümüzede beni çatlayana kadar güldüren bi sevgilim var.

Kaldığım yerden, Olmadığım yere..

Yeniden yazmaya başlama fikri bile, çok sıkı bi kız arkadaşa içini dökmenin verdiği mutluluğu verdi bana. Hoş hiç öyle otu boku anlatacak bi kız arkadaşım olmadı. Belkide olmuştur ama ben güvenipte konuşamam zaten.
 Hep eksik masum yanlarını anlatırım birinden duyma ihtimalini düşünerek. 
Eskisi gibi manita hazretlerimin öküzlüklerini, yer yer romantizmini ve sağnak yağış göz yaşlarımı yazamayacağım için üzgünüm. 
Çünkü kendisi artık benim kocam ! olur olmaz dedikodusunu yapamam. İnternetle çok içli dışlı olmağı için blogu bulupta okuma ihtimali olmasa bile karnımda sıpası varken bunu yapmam hiç etik değil. =)

Kandırdım.. Tabikiiii yazıcam. 
Çok samimi arkadaşlarımla görüşmüyorum ama.. Zamanındaa Aman benden uzak olsun dediklerimle görüşüyorum. Hayat işte neler değişiyor neler. 

Kim derdiki koca bir beş yılımı ağrılı sızılı mutlu musmutlu romantık trajedik geçirdiğim yiğidomla evlenip bi yuva kuracağım.. bu ihtimal bana bile nasıl uzak nasıl imkansızdı. Çünkü hiçbirşey üstüste bukadar mükemmel olamazdı. Bişekilde bir bokluğun çıkıp hayatımı lağıma çevirmesi gerekiyordu. En azından hepp böyle olmuştu. Ama olmadı. Stresli sinirli bi maratonun ardından evlendim. Evlendik. =)


Çok geçmeden hatta hiç geçmeden 1 ay sonra içimde kelebekler uçuştu. Yok yok kelebek. :)

Canım kocamla  Ellerimizi kocaman açtık Allaha önce ondan istedik. Sonra tabi istemekle olmuyor malumunuz. Denedik. Ve hooop kocamaaaan bi hediye tutundu bize. 20 haftalık olduk bile.

Tabiki bunların, içimde kalan anneme anlatıp susturuldugum arkidişlerime anlatıp gülündüğüm acındığım (düğün kına nişan hamilelik ev ) hikayelerim var. Anlatılmayı bekleyen çook şey var. 


Acıktım. Gideyimde karaşimşek yapayım.